DUL BAYANLARLA ÜCRETSİZ KAMERALI SOHBET HEMEN ALTA

ISPARTANIN TARİHİ TURİSTİK YERLERİ

5 Haziran 2010 Cumartesi

                                                                              
Senirce-Bozanönü dolaylarındaki kaya sığınaklarının Üst Paleolitik buluntular yönünden zengin olduğu anlaşılmıştır. Kapalı in bunun en iyi örneklerinden biridir. Woodward ve Ormerod’dan sonra 1937′de H.Louis araştırmaları sırasında benzer buluntulara rastlamıştır. 1944′te Türk Tarih Kurumu adına yapılan kazılarda, mağarada çeşitli evrelere ilişkin katlar saptanmıştır. Sileks (çakmaktaşı) araçlar, fosilleşmeye başlamış kemikler Paleolitik Dönem’in örnekleridir. Bakır Çağı’ndan|karaya yakın gri keramik parçalan yanında üst katlarda Roma, Bizans ve Osmanlı keramikleri de bulunmuştur. Keçiborlu, tğdecik Köyü yakınındaki Baradiz’de ise Mezolitik evrenin örnekleri görülmektedir. Burası Keçiborlu ve Gönen ovalarının sınırındadır. H. Louis ve Dr. K. Bittd burada Mezolitik yerleşmeyi saptamıştır. 1944′te Ş.A.Kansu, Muzaffer Şenyürek ve Kılıç Kökten, Baradiz’de kazılar yapmıştır. ısparta’ya 20 km uzaklıktaki höyüğü demiryolu ikiye bölmüştür. Mezolitik evrenin tipik aracı mikrolitler, keramik ve kemikle karışık olarak bulunmuştur. Höyükte açılan DÇukuru’ndaçakmaktaşındar araçlarla kırmızı boya astarlı Klasik Dönere keramiği ele geçmiştir. Bunların bir arada bulunuşu aynı çukurda taş kapaklarla örtülü bir su yolu olmasına bağlanmıştır. Baradiz-Burdur yolunda Köşk adlı tepeciğin ve çevresinin incelenmesinde, Bakır, Hitit, Klasik dönemlerden buluntular ele geçmiştir. Keramik, küçük çakmaktaşı araçlar, cilalı bir taş balta, demir ok ucu, buluntular arasındadır. Tepeciğin önünde küp gömütlere rastlanmıştır. Daha sonra Kuleönü ve Gönen ovaları incelenmiştir. 1911′de ısparta’ya 15 km uzaklıkta Senirce Köyü yakınında kazılar yapan H.R. Ormerod, yoğun keramik elde etmiştir. Ormerod. Senirce Höyüğü dışında Göndürle Köyü yakınında ve Eğridir-Isparta yolunda kim; höyüklerden söz eder. En iyi araştırılmış olanı Senirce’dir. Elde yapılmış, karaya yakın gri, kırmızıya yakın kahvereng keramik tipik buluntulardır. Gaga ağızL testiler, kısa boyunlu, şişkin gövdeli kaplar, yivli, oluklu, zikzak çizgi bezeklidir. Atabey ve Göndürle höyüklerinden elde edilen keramikler, Senirce ile benzerlik gösterir. Tahsin Özgüç, Senirce, Atabey, Göndürle buluntuları ile K. Bittel’in Berlin Müzesi’ne götürdüğü ısparta Ovası keramiklerini incelemiştir. O da K. Bittel gibi Kusura ve Yortan kültürleri keramikleri ile benzerlik bulur. JÖ3000′e tarihlenen bu keramikler-den başka Atabey’de bulunan iki kulplu vazoları İÖ 2000′e tarihler. Bu da ısparta Ovası’nın Tunç Çağ’da da yerleşmeye elverişli olduğunu göstermektedir.
Isparta Ovası tarih öncesi buluntular yanında Roma, Bizans Dönemi buluntuları yönünden de zengindir. Bu dönemlere ilişkin araştırma ve incelemeler sınırlı kaldığından pek bilgi yoktur.
ISPARTA MERKEZ İLÇE: 33 km güneydoğusunda Güneyce Köyü çevresinde, Kapıkaya denilen yörede surlarla çevrili yıkıntılar olduğu bilinmektedir. Kabartma levhalar, tiyatro, tapınak görülebilen yapıtlardır.
Basılan sikkelerden ve çeşitli kaynaklardan Baris’in Hıristiyanlık Dönemi’nde önemli bir merkez olduğu anlaşılıyor. Arundell yapıtında kentte çok sayıda kilise olduğunu yazar, ancak günümüzde bunlardan bir kalıntı yoktur. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden ise az sayıda yapıt günümüze ulaşmıştır. Çoğu 1914 depreminde ya da daha önceki yangınlarda yok olmuştur. Bir bölümü ise onarımlarla özelliklerini yitirmiştir.
HIZIRBEY CAMİSİ: Keçeci Mahallesi’ndedir. 1312′de Hamidoğulları’ndan Hızır Bey yaptırmıştır. 1714 ve 1888′de yıkılmış, yeniden yapılmıştır.
KUTLU BEY CAMÎSÎ: Çarşı içindedir. 1417′de Hamidoğulları’ndan ilk ısparta Subaşısı Kutlu Bey yaptırmıştır. Yazıtı yoktur. 1901 ‘de onarılmıştır. 1914 depreminde yıkılmış yeniden yapılmıştır.
İPLİK CAMİSİ: İplik Pazarı’ndadır. 155O’de I s partalı zenginlerden Cimri Hacı Abdi Ağa yaptırmıştır. Hacı Abdi Camisi diye de bilinir. Sadrazam, Ispartalı Halil Hamid Paşa 1781′de camiyi onartmış sağ ve sol bölümlerini yıktırarak son cemaat yerini genişletmiştir. 1914 depreminde yıkılanın yerine iki katlı bir cami yapılmıştır. Yapı ve tek şerefeli minaresi küfeki taşındandır.
ŞADIRVAN: Cami onarımı sırasında Sadrazam Halil Hamid Paşa yaptırmıştır. Beş sütuna dayanan yüksek bir kubbenin altında mermerden su haznesi vardır. Çiçeklerle bezeli tunç kubbe, İstanbul’da dökülmüştür.
FİRDEVS BEY CAMİSİ: 1561′de ısparta Valisi Firdevs Bey yaptırmıştır. Mimar Sinan’ın yapıtıdır, bu yüzden Mimar Sinan Camisi diye de bilinir. Kapı kemeri üzerinde yazıt çerçevesi vardır; ancak, yazıtı yoktur. Sadrazam Halil Hamid Paşa 1783′te onanmıştır. Onarım caminin özgünlüğünü bozmamıştır. Cami ve tek şerefeli minare küfeki taşı, son cemaat yeri ile sütunları mermerdir. Kare planlıdır. Altı sütunlu son cemaat yeri iki yandan taşar, batıda minare ile sınırlıdır. Yapı kurşun kaplı beş kubbe ile örtülüdür. Kubbe kasnağındaki sekiz pencere aydınlanmada rahatlık sağlar. Dışta süsleme yoktur. İçteyse, giriş kapısının yanlarında mermerden kabartma süsler yer alır.
FİRDEVS BEY BEDESTENİ: 1561′de Firdevs Bey camiye gelir sağlamak için yaptırmıştır. Düzgün kesme taştandır. Özgünlüğünü korumaktadır. Yazıtı yoktur. 1967′de Vakıflar’ca onarılmıştır. Kuzey-güney doğrultusunda tek bir neften oluşmaktadır, iki yönden basık kemerli küçük kapılarla girilir. Güney kapısı biraz daha geniştir. Bedestenin kurşun kaplı beşik tonoz çatısı camiye taşınmış yerine iki yana eğimli ahşap çatı yapılmıştır. İçteki işçiliği dıştaki kadar iyi değildir. Daha önce depo olarak kullanılan bedesten, şimdi kapalı çarşıdır.
YILANKIRAN ÇEŞMESİ: Sülübey Mahallesi’ndedir. Yazıtından 1512′de Fakih bin Muhammed’in yaptırdığı anlaşılmaktadır. Mimari bir özelliği olmamasına karşın sülüs yazı ile yazılmış üç yazıtı ilgi çekicidir. Yazıtların ikisi sağ üst köşede öbürü köşe duvarının yanındadır.
ATABEY İLÇESİ: Bayat Köyü çevresinde kimi yıkıntılar bulunmaktadır. Ancak araştırma yapılamamıştır.
ATABEY ERTOKUŞ MEDRESE VE TÜRBESİ: İlçe merkezindedir. Taçkapı üzerindeki yazıttan 1224′te Mübarüziddin Ertokuş’un yaptırdığı anlaşılmaktadır. Kesme blok taştan yapının mimarı belli değildir. Basık kemerli kapıdan eyvana girilir. Eyvan, yandaki odalardan ikisine kapılarla, öbürlerine pencerelerle bağlanmıştır. Avluya sivri kemerli başka bir kapıdan geçilir. İki yanda odalar vardır. Ortada, dört sütun üzerine oturmuş oval kubbeli bir yapı görülür. Bu yapının altında dikdörtgen bir havuz bulunmaktadır. Avludaki odalara medresenin dışından dehliz biçiminde geçişler açılmıştır. Mescit işlevindeki ana eyvan,
Firdevs Bey (Mimar Sinan) Camisi, ısparta girişin karşısındadır. Yanında, tromplu kubbelerle örtülü iki oda vardır. Ana eyvandaki sivri kemerli pencereli üç kapı ile türbeye geçilir. Geometrik motiflerle süslü taçkapı şişkin bir kemerle girinti yapar. Girinti mukarnaslarla süslüdür. Ana eyvanda da taçkapıya benzer bir mihrap nişi vardır.
TÜRBE: Üslup yönünden medreseden ayrılır. Sekizgen gövde üzerine, içten kubbe dıştan piramit çatı ile örtülüdür. Duvarlar bir dizi açık, bir dizi koyu kırmızı kesme taş düzenindedir. Türbeye yalnızca medreseden girilir. İçteki sandukada çini süsleme izleri vardır.
EĞRİDİR İLÇESİ: llçe’ye 20-25 km uzaklıkta çoğunluğu toprak altında kimi yapıtlara rastlanır. Duvar kalıntıları, mezar taşları, kabartmalar, para ve keramik parçaları görülebilenlerdir. Taşınabilir olanları köylüler çeşitli yerlerde kullanmıştır.
Konya Vilayeti Salnamesi’nde Hamioğulları Dönemi’nde merkez olan Eğridir’de XIX.yy’ın sonlarına doğru dördü minareli 32 cami, 17 mescid, 2 medrese, 2 kilise, 1 kitaplık, 4 hamam, 3 han, 150 dükkân bulunduğu yazılıdır. Bu yapıların çoğu günümüze ulaşmamıştır.
EĞRİDİR KALESİ: Üç yanı suyla çevrili kasabayı karadan surlar kuşatır.
İç Kale: İlk kez Lidyalılar’ın yaptırdığı söylenir. Daha sonra Alaeddin Keykubad I zamanında onarılmıştır. Hamidoğlu Ali Bey’ce de onartılan kale, günümüzde yıkıktır. 10-15 m’lik duvar ayaktadır. Tabana yakın taşlar eskidir. Üstte tuğla ve taşlarla geometrik görünüm sağlanmıştır. Burçlar yarım daire ve altıgendir. Dışta daha yüksek olan iki kemerli girişi vardır.
Dış Kale: Eğridir çarşısındaki kapı duvarı ile cami ve medresenin doğu duvarlarından oluşmaktadır. Yazıtlarından daha sonra onarıldığı anlaşılmaktadır.
HIZIR BEY CAMİSİ: XI. yy’da Selçuklular’ca depo olarak yaptırılan yapıyı Hamidoğlu Hızır Bey camiye çevirmiştir.
1815′te yanmış, 1819′da yeniden yapılmıştır. Giriş kapısı üstünde 1885 tarihli onarım yazıtı vardır. Dörtgen planlı, kubbesiz bir yapıdır. Doğu duvarı surlardan oluşmaktadır. Taçkapı süslüdür; iki yanda birer rozet taşıyan mukarnaslı bir niş ve köşeli nişler girişe anıtsallık kazandırır. Kapı, tahta işlemeciliğin usta örneklerindendir. İç Kale’ ye geçen kapı kemeri üstündeki tek şerefeli minare ilginçtir.
BARLA ÇAŞNIGİR PAŞA CAMİSİ: Eğridir’e bağlı Barla Bucağı’ndadır. 1375′te yapılmıştır. İki yazıtta da Çaşnigir Paşa adının geçmemesi, camiyi başkasının yaptırıp Çaşnigir Paşa’nın onarttığını düşündürmektedir. Üstü kiremitle örtülüdür. Duvarlar kırmızı tuğla ve yeşil çinidir.
BABA SULTAN TÜRBESİ: Eğridir-Isparta yolu üzerindedir. Kümbetin yanında ak mermerden bir yazıt vardır. Sülüsle yazılmış yazıttan türbenin 1328′de Hamidoğlu İlyas Bey’ce İsa bin Musa için yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Kare kaide üzerine yükselen sekizgen yapı al ve ak taştandır. Piramit biçimi çatıyla örtülüdür; Duvardaki sivri nişlerde pencereler yer alır. Güneyde yalın bir girişi vardır. İçte süsleme yoktur. Onarım geçirmiş olmasına karşın özgünlüğünü korumaktadır.
YAZLA’DAKİ TÜRBE: Yapım tarihi bilinmemektedir. Yazıtı yoktur l.H.Uzun-çarşılı, bir belgede Pirî Mehmet Halife adım gördüğünü belirtir. Semerkant’ta doğmuş olan Mehmet Halife, Hicaz’a gitmiş dönüşünde Eğridir’e yerleşmiştir. Kare mekân köşeler pahlanarak sekizgene dönüşür. Düz konik çatısı kiremitle örtülüdür. Batı ve güneyde yuvarlak kemerli pencereleri vardır. Giriş kuzeydeki beton bölümdedir. Girişte ve ana mekânda üçer sanduka bulunmaktadır. Süslemesiz, yalın bir yapıdır.
DÜNDAR BEY MEDRESESİ: Çarşı içindedir. Taş kapıdaki yazıtından Alaeddin Keykubad Pin 1237′dehan olarak yaptırdığı anlaşılmaktadır. Hamidoğlu Dündar Bey medreseye çevirtmiştir. Taçkapının bu yapıya ait olup olmadığı tartışmalıdır. Onarımlarla özgünlüğü yitmiştir. Mimarı bilinmemektedir. İki katlı yapının, günümüzde bir katı ayaktadır. Medreseye, giriş eyvanına açılan tahta kapıyla geçilir. Eyvanın iki yanında ikişer oda yer alır. Odalardan ikisi revaklı avluya, öbür ikisi üst kat merdivenlerine açılır. Başka bir tahta kapıyla revaklı avluya girilir. Doğu ve batı yönündeki revakların arkasında üçer oda vardır. Havuzlu avlu sonunda, yanlarda birer oda bulunan ana eyvan yer alır. Taçkapı Selçuklu mimarisinde yapıya anıtsallık kazandıran bölümdür. Burada da çeşitli geometrik motiflerle yazıt şeridi, anıtsallığı sağlar.
EĞRİDİR KERVANSARAYI: Kasabanın 3 km kuzeyindedir. Yapıtla ilgili yeterli bilgi ve inceleme yoktur. Yazıtı olmadığından mimarı ve yapım tarihi de bilinmemektedir. Konya Sultan Hanı ile benzerliği, Selçuklu yapıtı olduğunu düşündürmektedir. Çok yıkıktır. 2-3 m’lik duvarlardan yapıya ilişkin bilgi edinilmiştir. Yapı, dikdörtgen planlı ana bölüm ve önündeki kare avludan oluşmaktadır. Taçkapı yok olmuştur.
ERTOKUŞ HAN: Eğridir-Konya yolunda Gelendost İlçesi yakınındadır. 1223′te Alaeddin Keykubad döneminin önemli kişilerinden Ertokuş yaptırmıştır. Gölün karşı kıyısındaki medrese ve türbe ise handan bir yıl sonra yaptırılmıştır. Yalın, oldukça kaba bir taş işçiliği vardır. Üç nefli hol üçgen kulelerle güçlendirilmiştir. Sağ ve solda uzanan revaklarla dar bir boşluktan oluşmuştur.
SENİRKENT İLÇESİ: Yeni bir ilçe olduğundan tarihsel yapıtı azdır.
ULUĞBEY VELİ BABA CAMİSİ VE TÜRBESİ: XVII.yy başlarında yapılmış bir Osmanlı yapıtıdır. 1610′da Veli Baba ve Anadolu Beylerbeyi Murtaza Zor Paşa yaptırtmıştır. Yapıda devşirme Bizans gereci kullanılmıştır. Dikdörtgen planlıdır. Giriş, son cemaat yerindeki kapıdandır. Son cemaat yerini iki yarım sütuna oturan ahşap direklerle destekli düz dam örter. Kuzey, güney, doğu duvarındaki pencerelerle aydınlanır. Günümüzde çok yıkıktır.
Türbe: Cami ile birlikte yapılmıştır. Son cemaat yerine açılan bir odadan türbeye geçilir. Giriş kapısı üzerinde iki yazıt vardır. Dikdörtgen planlıdır. Doğu ve batıdaki iki kemerle kare bir bölüm oluşur. Bu bölümü, pandantiflerle oturan bir kubbe örter. Yanlardaki dar bölümler ise, ortada bir kubbe yanda beşik tonozlarla örtülüdür. İçerde gömüt vardır. Yapı süslemesizdir.
SÜTÇÜLER İLÇESİ: 10 km kuzeyinde Karabavlu yıkıntıları vardır. Bir tepe üzerindeki yıkıntıya, Sütçüler-Eğridir yolu doğusundaki patikadan gidilir. Burada sütunlar, sütun başlıkları, kabartma yapıtlar, yazıtlar çoktur. Ayrıca 1832′de yöreyi gezen Charles Texier’nin forum dediği taş döşeli büyük bir alan vardır. Jüpiter mabedi olduğu düşünülen tapınak, önemli bir yapıdır.
SEFER AĞA CAMİSİ: Tarihçesine göre bugünkü yapının ilkiyle ilgisi yoktur. İlkini 1296′da Sefer Ağa yaptırmıştır. III. Murad 159O’da onanmıştır. Kullanılmaz duruma gelen camiyi 1745′te Muhiddin oğlu Şeyh Muhammed yıktırıp yeniden yaptırmıştır. Ana mekân tek kubbeli, kare planlıdır. Üç bölümlü son cemaat yeri dört sütunludur. Yapı kesme taştandır. Altıgen kaide üzerineoturmuş silindirik gövdeli minare, tek özgün bölümüdür.
ULUBORLU İLÇESİ: Roma ve Selçuklu Dönemi’ne ilişkin yazıtlar yönünden zengindir. Victoria Üniversitesi’nden Prof. Calder bu konuda incelemeler yapmış, birçok Roma Dönemi yazıtı okumuştur. Daha önce Arundell’in bir parçasını bulduğu İmparator Augustus’un vasiyetnamesinin öbür parçasını bularak bütünlemiştir. Yazıtların bir bölümü 1933′te Afyonkarahisar’a götürülmüştür.
ULUBORLU KALESİ: Kapıdağ’ın 1.200 m yükseklikteki yamacındadır. Doğusu çok dik ve sarptır. Kale duvarının bulunduğu batı yanı ise hafif eğimlidir. İç ve dış kaleden oluşmaktadır. Dış kale Timur istilası sırasında yıkılmıştır. Büyük yontma taşlardan yapılmış kalenin iki kapısı, üç burcu vardır. Ne zaman ve kimin yaptırdığı bilinmemektedir.
KARABEY HAMAMI: Bırakılmış, boşalmış Eski Uluborlu’dadır. Fetih sırasında büyük yararlığı görülen Karabey 1278′de yaptırmıştır. Moloz taş ve tuğladandır. ‘ Dikdörtgen planlıdır. Kaynaklarda, külhan, odunluk, soyunma yerleri, şadırvan bölümlerinden söz edilmektedir. Çok yıkıktır. Soyunma yerlerinden yalnızca duvar kalıntıları vardır. Soğukluk, pandantifli kubbeyle örtülü, kare planlıdır. Sağda ve solda odalar yer alır. Halvet, üç eyvan biçimindedir. Ortadaki eyvan, üç yandan sivri kemerlere, bir yandan duvara dayanan pandantifli bir kubbe ile; yandaki bölümler ise çapraz tonozla örtülüdür. Arkada ocak bölümü bulunmaktadır.
YALVAÇ İLÇESİ: 2 km kuzeydoğusunda Roma Dönemi kalıntıları vardır. 1912-1914 ve 1924-1927 arasında W. Ramsay’nin yaptığı kazılarda Roma Dönemi’nin ünlü kentlerinden Pisidya Antihachia’sının çeşitli yapıtları ortaya çıkartılmıştır.
YALVAÇ KALESİ: Duvarlarının bir bölümü ayaktadır. Kentin kuzey, batı ve güneyini çevirir; doğudaysa sarp kayalar doğal bir kale oluşturmuştur.
ISPARTA ANTİK TİYATRO: İlçenin batısındadır. Oturma yerlerinin büyük bir bölümüyle öbür bölümlerinden birçok parça, Yalvaç yapılarında kullanılmıştır. Kente su getiren kemerlerin büyük bölümü sağlam kalmıştır.
KUTSAL ALAN (TEMENOS): Doğal kayalığın yontulup biçimlendirilmesiyle oluşturulmuştur. Men Askanios Tapınağı alanın ortasına yapılmış olup çevresi alt katı Dor, üst katı lon düzende galerilerle çevrilidir.
AUGUSTUS VE MEN ASKANİOS TAPINAĞI: Korint düzendedir. Büyük bir bölümü toprağa karışmıştır. Tapınak, önde dört sütunlu prositilostur (yalnız yüzünde sütun bulunan tapınak). Arşitrav (baştaban) ve alınlığın orta bölümünü oluşturan parça ele geçmiştir. Arşitrav üç basamaklıdır, bunlar boncuk dizisi ile ayrılırlar. Tapınağın arka orta akroteri (köşesüsü) kıvrık dallar arasından fırlayan başında disk taşıyan bir kadın figürü biçimindedir. Frig TanrısıMen’in Roma Dönemi’nde de önemini yitirmediği bu tapınaktan anlaşılmaktadır.

0 yorum:

bedava webcam sohbet

w

x.de

p